Son günlerde belediyelere yönelik operasyonlar bir kez daha gündemde.
Adana, Adıyaman ve Antalya’da CHP’li büyükşehir belediye başkanları gözaltına alındı.
Soruşturmaların içeriği elbette hukukun konusu. Ancak kamuoyunun sorması gereken daha temel bir soru var.
Aynı hassasiyet her belediye için geçerli mi?
Türkiye’nin farklı şehirlerinde yıllardır gündeme gelen yolsuzluk iddiaları var.
İktidar partisine mensup belediyelere dair onlarca dosya basına, meclis kürsülerine, hatta Sayıştay raporlarına yansıdı.
Ancak bu iddiaların büyük kısmı ya soruşturulmadı ya da yargı süreci sessiz sedasız kapandı.
Bu da vatandaşın zihninde ister istemez şu düşünceyi doğuruyor;
Hukuk gerçekten herkes için eşit mi uygulanıyor?
Adaletin en temel ilkesi tarafsız ve bağımsız olmasıdır.
Suç kimden gelirse gelsin, kimle bağlantılı olursa olsun, hukuk karşısında eşit muamele görmelidir.
Aksi halde adalet değil, ayrımcılık konuşulur.
Elbette belediyeler denetlenmelidir.
Kamu kaynağını yöneten herkes hesap verebilir olmalıdır.
Ancak bu denetim sadece muhalefet belediyeleriyle sınırlı kalıyorsa, burada iyi niyetten çok siyasi bir mesaj algılanır.
Unutulmamalıdır ki, halk 31 Mart’ta sandıkta bir irade ortaya koydu.
O iradeyi gözaltılarla, operasyonlarla gölgelemek, sadece demokrasiye zarar verir.
Adalet herkes için işletildiğinde güven verir.
Aksi durumda, geride sadece güvensizlik kalır.